Eski Türk filmlerini ti’ye aldığım dönemler oluyordu eğlence olsun diye. Yaban’la ilgili programda küçük bir rol vardı ve çok beğenildi. 3 bölümde doğaçlamalar oldu, sonrasında senaristler döktürmeye başladı.. “Yalan söylüyorsunnn”, “Köpekleri severim ama insanların köpekleşmesi beni deli ediyor” gibi lafları zaten söylerdim ben. Bu konuşma tarzı çok beğenildi.
O orman adamı Yaban benden tamamen farklı. O anlamda çok tatmin oluyorum. Sadece bir şikayetim var. Sakalları yapıştırıyoruz yüzüme teker teker o tüyleri. Onlardan çekim sırasında çok rahatsız oluyorum ve gerildiğim bile oluyor zaman zaman. Bitsin de kurtulayım istiyorum. Sakalı severim ama benim olduğu zaman severim. İş olmadığı müddetçe sakal traşı olmam hatta.
Kadir İnanır’ın film çektiği dönemlerde bu konuşma o kadar yoğun değildi. Bu görüntüyle Tarkan’a da benziyor. Sert bakışlar ve tavırlar mesela. Kadir İnanır’dan da aldığımız çok fazla şey var. Ama daha çok bir harmanlama.
Kadir İnanır telif haklarına dikkat çekmeye çalışıyor ve bence doğru bir şey yapıyor. Hepimiz mağduruz oyuncular olarak bu konuda. Yarım Elma dizisi benden sonra kaç bölüm yayınlandı hatırlamıyorum bile, ilk senelerde en çok reklam alan işlerden biriydi ama benim cebime giren 5 kuruş para yoktu. Sonuçta benim de emeğim var.
Yaban henüz fenomen olmadı. Ben çok keyif aldığım bir iş yapıyorum. Fenomen olarak algılanmasını da mutlulukla karşılıyorum. Yaban’ı beyazperdede canlandırmayı çok isterim.
Gerçek hayatta hiçbir kadına tokat atmışlığım yoktur, biraz maço tarafımdır vardır aslında ama şiddete dayalı bir hamlem hiç olmadı. Doğru düzgün kavga bile etmem, kadınlara hiç el kaldırmadım şükürler olsun ki. Doğma büyüme İskenderun’luyum. Belki oralarda doğup büyümenin Anadolu erkeğine has ama uçlarda olmayan kendince biraz sert ama radikal olmayan bir maçoluk.
Herkes sadık bir kadın ister. Anlaşabileceğim, beraber yaşamaktan keyif alabileceğim, sıcak, şefkatli... Her insanın aradığı özellikler zaten bunlar. Çok fazla ciddi ilişkim olduğu söylenemez zaten, onlar da boynuzlanma ile bitmedi.
Televizyonda gay rolü oynamak çok riskli aslında. Bizim dizimizin yapısı biraz uygun olduğu için çok tedirgin olmuyorum. Aslında televizyonda yaptığınız işlerin üzerinize yapışma riski çok yüksek, ama tiyatro ya da sinemada bu rolleri içselleştirmek daha kolay. Çünkü seyircileri başka. Onların hem kabullenebileceği hem de daha sağlıklı değerlendirebileceği bir şey. Televizyonda oynamak büyük risk.
Kadınlara karşı açlığım yoktur, onunla da bununla da olayım diye. Aşkı arıyorum zaten. Her erkek kadar poligamiyi sevsem de hayatımda aşk olsun istiyorum. Uzun zamandır hayatımda kimse yok, ben de eşimi arıyorum.